Akdenizli olununca zeytinle aşk başlıyor zaten. Zeytinsiz kahvaltı, zeytinyağlısız yemek olmuyor. Sadece yemek mi güzel olan? Ya kültürü!... Bu blog, aşkımız zeytin ve zeytinyağı ile bilgileri sizinle paylaşmak arzumuzdan doğdu. Koray & Hakkı Yazıcı e-posta : mhyazici@gmail.com
Thursday, March 20, 2008
"ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI DERGİSİ'NDE MÜŞKÜLE'YE YER VERİLMESİ"
Taner SARGIN
http://www.muskulekoyu.com/
1 Mayıs 2007 tarihinde köyümüzü ziyaret eden, üreticilerimizin sorunlarını ve görüşlerini dinleyen Zeytin ve Zeytinyağı dergisi yazarlarından sayın M. Hakkı Yazıcı'ya teşekkürlerimle başlamak isterim yazıma.
Köyümün tek gelir kaynağı zeytin üzerine olduğundan bu konuda uzmanlaşmış coğrafi ve iklim avantajlarından dolayı civarın en kaliteli zeytinlerini üretmektedir. Problemimiz pazarlamadır. Pazarlama olayı çok geniş bir konu bunu açmadan önce zeytin üretiminin artmasının fide alanlarının çoğalmasının halkımızı endişeye düşürdüğü kanısındayım. Bırakın zeytin üretimi artsın. Pazar bulunsun yeter ki, siyasetçilerimiz yurt dışı gezilerine çıkarken iş adamlarını alıyorlar yanlarına iş bağlantıları yapılıyor. Alsınlar yanlarına Marmarabirlik, Tariş başkanlarını; Uzakdoğuda, Türk Cumhuriyetlerinde bağlantı yapsınlar. Elinizdeki zeytin yetmez.
Gelelim iç tüketime: Türkiye'nin nüfusu yirmi milyon iken de zeytin üretimi aynı idi; şimdi de pek değişen bir şey yok . Ama nüfus dörde katlamış; niye zeytin tüketimi dörde katlamıyor? Problem nerede biliyor musunuz? Problem; toplumumuz zeytin ve zeytinyağı tüketemiyor. O dönemlerden bu yana dört misli fakirledi ülkemiz. Göreceli refah artışı gelişmişlik olarak gösterilip, toplumsal tüketim insan ihtiyaçları alışkanlıkları manipüle edilerek, temel ihtiyacı olan beslenme ihtiyacı ikinci plana itiliyor. Özellikle zeytin yağının faydalarını herkes biliyor; tüketime gelince yok.
İkincisi: 2003 yılında zeytinde düşük fiyat nedeniyle Mudanya'da yapılan Türkiye Üretici Köylü Sendikası'nın organize ettiği Gemlik, Mudanya, Orhangazi Birlik başkanlarının ve ziraat odası başkanlarının konuşmacı olarak katıldığı; 500 civarında Mudanyalı zeytin üreticisinin katıldığı bir toplantıda ben de vardım. Malesef bu toplantıda tek İznikli ben idim. Tüm konuşmacılar alım politikasını eleştiriyordu.
Bir sorunu anlamak lazım önce köküne inmek lazım. Marmarabirlik'in alım politikasını etkileyen temel sebebin, satış politikası olduğunu vurgulamaya çalıştım orada da. Beni kaç kişi anladı bilmiyorum. Birileri beni anlayana kadar anlatırım. Bir kez de sizlerle paylaşayım: Ekonomide temel bir kural var dır. Tüketim olmadan üretim olmaz. Bugün çoğu üretici beklentileri olduğundan zeytinlerinin büyük bir kısmını havuzlara bastı. Ama tüccar gelip de sende zeytin var mı? diye sormuyor. Neden? Çünkü az iş yapıp çok para kazanma politikası. Bizim elimizden 3,200'e alınan zeytinin tüketiciye ulaşma fiyatı 10 ila 15 arasında değişiyor. Bu uçurumun sebebi Marmarabirlik'tir. Çünkü çözüm yolu ondadır ve bilinçli olarak çözülmemektedir.
Babam anlatır: "Marmarabirlik'ten biz üretici olarak bir zamanlar zeytin almak istesek bir limit vardı" der. Yanlış hatırlamıyorsam 12,5 kilo üzerinde satış yapılmıyormuş. Daha sonraki dönemlerde 100 ton zeytin alan tüccara 10 ton bedava verdikleri dönemleri gördük.
Bugün Marmarabirlik'in perakende satış yaptığı şubelerde yetersizlik var. Koskoca İstanbul'da iki tane o da büyük bir metropol olduğu için.
Gelin tanzim satışı artırın, tüketiciye 12-13 ten satılan zeytini 7,5 den satın ondan sonra tüketim oluyor mu olmuyor mu? Ama Tüketim artarsa az iş yapıp çok kazananlar stokları eriyince gelip benim havuzumda zeytin var mı diye soracaklar. Bu işlerine gelmiyor. Herkes birşeyler söyler ama önemli olan pratikte yaptığındır. Herkes yakınır ama önemli olan problemi çözmek için çaba harcamandır ya da çaba harcayanı anlamaya çaalışmakla işe başlanabilir.
Günümüzde tarım hususunda gelinen nokta, alanında uzmanlaşmanın gerekliliği. Tek tip üretimde uzmanlaşma. Bu üretim biçimi çevresinde oluşan alanlarda yetkinleşme gerekliliğidir. Köyüm bu konuda çok uygun ama insanlarımız bilinçsiz ve cahil. Bir şeyleri anlatmaya çabalıyorsun ama anlatamıyorsun. Köylülerde genelde 'köylü kurnazlığı' denilen bir tavır vardır. Kısa vadeli üretimi için gerekli gördüğü konularda ısrarcı yaklaşırken uzun vadeli onun için hayati önem taşıyan konularda kafa bile yormuyor. En önemli çıkış noktası, acilen salamura tesisi ve gerekli pazarlama bağlantılarının yapılmasıdır. Tanıtım konusunda ben köyümün zeytininin kalitesine güveniyorum. Tanıtıma yardımcı olanlar bu anlamda mahçup kalmazlar.
Sayın M. Hakkı Yazıcı' ya, Zeytin ve zeytinyağı dergisinde yer verdiği için bir kez daha teşekkürlerimi borç bilirim.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment