Akdenizli olununca zeytinle aşk başlıyor zaten. Zeytinsiz kahvaltı, zeytinyağlısız yemek olmuyor. Sadece yemek mi güzel olan? Ya kültürü!... Bu blog, aşkımız zeytin ve zeytinyağı ile bilgileri sizinle paylaşmak arzumuzdan doğdu. Koray & Hakkı Yazıcı e-posta : mhyazici@gmail.com
Tuesday, March 18, 2008
Zeytinyağı ithalatına izin yok
Yılmaz İŞEL
Olay Gazetesi-Bursa
18 Mart 2008,Sali
Türkiye zeytin ve zeytinyağı üretiminde dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alıyor.
Kayıtlara göre, 640 bin hektarlık dikim alanındaki zeytin ağacı sayısı 145 milyon adet.
Ağaç sayısı ve 400 bin ton sofralık zeytin üretimiyle Türkiye dünyada ikinci, 800 bin ton yağlık zeytin üretimiyle dördüncü, 145 bin ton zeytinyağı üretimiyle beşinci sırada bulunuyor.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Gıda Bilgi Sistemine kayıtlı 388 adet zeytinyağı ve 744 adet salamura zeytin işletmesine sahip olmasına karşın, Türkiye`nin yıllık zeytinyağı ihracatı 70 bin ton dolayında.
İleriye dönük hedef ise, ağaç sayısının 180 ila 200 milyon adete, zeytin üretiminin 4milyon tona, zeytinyağı üretiminin 750 bin tona ve zeytinyağı ihracatının 300 bin tona çıkarılması olarak belirlenmiş durumda.
Mevcut potansiyeli ve ileriye dönük hedefleri böylece ortaya koyduktan sonra, şimdi de sektörü yakından ilgilendiren farklı gelişmeleri aktarmak istiyorum.
İhracatçı ithalat istiyor...
17 Şubat`ta İzmir`de Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi tarafından zeytin ve zeytinyağı sektörüyle ilgili yapılan arama konferansı pek basında yer almadı.
Arama konferansında genel amaç, `ülkemizde zeytin, zeytinyağı ve ürünlerinin sürdürülebilir bir şekilde tüketim ve ihracatının artırılması amacıyla, rekabetçi fiyatlarla, kaliteli ve istikrarlı hammadde sağlayarak markalı ürünlerin üretimi, tanıtımı ve pazarlamasını yapmak` şeklinde belirlendi ve `İhracat Politikaları`, `Destekler`, `Üretim`, `Ar-Ge` ile `Tanıtım ve Pazarlama` başlıklı 5 çalışma grubu oluşturuldu.
İhracat Politikaları Grubu, çalışması sonunda çok çarpıcı bir görüşle ortaya çıktı.
Açıklanan bu görüşle, dünyadaki rakiplerimizle rekabet edebilmek için yerli ürün hammaddesinin miktar ve kalite açısından yetersiz olduğu dönemlerde `dahilde işleme rejimi kapsamında hammadde ithalatına izin verilmesi` gereği savunuldu!
İhracatçıların da öteden beri ısrarla savunduğu bu görüş böylece kayıtlara girmiş oldu.
Müsteşarın tepkisi...
Ancak ihracatçılar sürpriz bir tepkiyle karşılaştılar.
`TÜGEM Çalışmaları ve Mera Kanunu`nun Değerlendirilmesi` toplantısında ilk kez bu konudaki görüşlerini açıklayan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları, `zeytinyağı ithalatına izin vermeyeceklerini` bildirdi.
Mirmahmutoğulları toplantıda şunları söyledi:
`Zeytinyağının yüzde 60`ı dökme zeytinyağı olarak ihraç ediliyor. Buna çıldırıyorum. Türkiye zeytin ve zeytinyağı üretiminde İspanya`yı kovalıyor. Adam İspanya`dan geliyor, Türkiye`den dökme zeytinyağı alıyor. Kendisi paketliyor, işliyor, kendi markasını koyuyor, dünya raflarında satıyor. Firma İspanya`nın, katma değer İspanya`nın, benim vatandaşım da zeytini dalından birer birer topluyor, bunu tankerlerle başkası götürüyor. 1`e alıyor, 5`e satıyor. Katma değerini de alıyor. Türkiye`nin öncelikle dökme zeytinyağı ihracatının önüne geçmesi lazım. Sen dişinle tırnağınla üreteceksin, birileri zeytinyağını alıp götürecek. O ihracatçının umurunda değil. O tüccar. Bugün ihracat yapar, yarın ithal eder. Sen dökme zeytinyağı ihraç etme kardeşim, sen markalaş. Niye zeytinyağı ithal edeyim? Zeytinyağı ithaline de ihracına da izin verilebilir. Ancak önemli olan katma değerin sende kalması. İthal et, tankerle al, paketle, markala, ambalajla başımın tacısın.`
Mirmahmutoğullarının bu açıklamalarına Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Refi Taviloğlu da tam destek verdi.
Bu konudaki gözlemlerini aktaran Taviloğlu şöyle dedi:
`İtalya`nın Verona kentinde zeytin ve zeytinyağı fuarına gittim. Adamın 2 bin ağaç zeytini var, zeytinyağı ihracatçısı. Üretim yerlerini gezdim. Dökülmüş zeytinleri yerden süpürüyorlar. Bundan elde ettikleri zeytinyağını bizden aldığı yağ ile paçal yapıp dünyanın her tarafına satıyor. Dökme olarak sattığımız zeytinyağı ile onların zeytinyağı kalitesini iyileştiriyoruz. Ben de buna üzülüyorum. Zeytinyağında markalaşma şart.`
Tablonun ortaya koyduğu gerçek, bindiğimiz dalı kesmek ya da kendi ayağımıza kurşun sıkmaktan başka bir şey değil.
Zeytin ve zeytinyağı ithalatına izin verilmemesi doğru bir karar ancak dökme zeytinyağı ihracatına da izin verilmemeli.
İşte o zaman taşlar yerine oturur, Türkiye zeytin ve zeytinyağı üretiminin karşılığını tam olarak alabilir.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment