Thursday, June 12, 2008

Çiftçinin durumu aslında söylendiği gibi kötü değildir!

Aydın AYAYDIN

Kabinenin yüzer gezer bakanı uzun süredir ortalarda yoktu. En son Hindistan’da, kabile kıyafeti olan beyaz entariyi giymiş, kafasından kırmızı boyalar dökülmüş vaziyette sulu göbek atarken görüldü. O manzarayı görünce bu mu benim bakanım diye üzülmüştüm.

Kabinenin yüzer gezer bakanı puslu havayı sever ve bu ortamdan bir şey elde eder miyim diye hemen ortaya çıkar. Önceki gün sabah baktım, bir özel TV’de el kol hareketi yaparak atıp tutuyordu. Tarıma ne kadar önem verdiğini, çiftçinin durumunun aslında söylendiği gibi kötü olmadığını savunuyordu. Yüzer gezer bakanımıza göre çiftçinin durumu gayet iyi, tarım sektörü kötü diyenler doğruyu söylemiyor. Onlar, her şeyi en iyi bilen koca bakandan daha mı iyi biliyor?

Yüzer gezer bakan, “Tarım sektöründe işler çok iyi. Bu yılki traktör talebi 5 kat artmış. Göreve geldiğimiz 2003 yılında 2.5 milyar dolar olan tarım sektörü ihracatı 10 milyar dolara çıkmış” diyor. Vay münafıklar vay! Bir de diyorsunuz ki bizim çiftçimizin durumu içler acısı, traktör yok, gübre yok, tohum parası yok, mazot pahalı, aldığımız krediyi ödeyemiyoruz, banka tarlamızı elimizden alacak... Hadi canım siz de. Siz koskoca bakanımızdan daha mı iyi biliyorsunuz! ..

Değerli Bakanımız, seçim bölgeniz çiftçilerin bol olduğu bir yer. Bir de onlara sorsanız durumları nasıl diye!.. Traktörlerine mazot alabiliyorlar mı? Gübreye para yetiştirebiliyorlar mı? Bunu en iyi onlar bilir. Korkarım size en iyi dersi onlar verir.

Yüzer gezer bakanımız dış borç stoku için de halkı aydınlatıyordu. Emin olun Sayın Bakan’ı izleyince göğsüm kabardı. Bakan kendinden emindi ve ellerini kollarını açıp ekonomimizin büyüklüğü hakkında derin bilgiler aktarıyordu. Bakın Sayın Bakanımız dış borçlar hakkında engin bilgisini nasıl aktarıyordu: “Kamu sektörü düşüyor. Biz iktidara geldikten sonra sürekli borç ödedik ve kamunun borcunu aşağı çektik. Özel sektörün dış borcu artıyor, bu doğru. Özel sektörün aldığı kredilerden ötürü dış borç artıyorsa, bunun bizimle ilgisi yok...”

Bakanımız’ın bizimle ilgisi yok dediği özel sektör bir başka ülkenin özel sektörü mü? Bahsettiğiniz bu özel sektör, ülke ekonomisini ayağa kaldıran sektör değil mi Sayın Bakan? Sizin kaynak bulamadığınız için yatırım yapmadığınız bu ülkeye onlar borçlanarak yatırım yapıp istihdam yaratıyor. Bunun da mı farkında değilsiniz? Sizin çözmeniz gereken istihdam sorununun çözümüne onlar katkıda bulunuyor. Kötü mü ediyorlar. Kaldı ki borç stoğu ile ilgili değerlendirmeleriniz de yanlış. Ne olur açın, Hazine’nin borç verilerine bir bakın da öyle konuşun.

Değerli Bakanımız göreve geldiğiniz 2002 sonunda Türkiye’nin dış borç stoğu 130 milyar dolardı. Bakan olarak görev yaptığınız 6 yılın sonunda yani 2007 sonu itibarıyla 247.2 milyar dolar dış borç stoğu olduğunu biliyor musunuz?

Şimdi gelelim “sürekli ödüyoruz” ve “düşürdük” dediğiniz kamunun dış borç stoku miktarına. Görevi devraldığınız 2002 sonu kamunun dış borç stoğu 63.6 milyar dolardı. 2007 yılı sonu itibarıyla kamunun dış borç stoğu miktarı ise 73.4 milyar dolar. Düşürdük dediğiniz rakamlar sizi doğrulamıyor. Sayın Bakan, 63’ten 73’e çıkarmak düşürmek midir? Bir de sürekli “ödedik” dediğiniz paralara gelelim. Onlar da cumhuriyetin kazanımları olan Tekel, Tüpraş, Petkim, Türk Telekom, Edemir ve daha nice değerli KİT’ler ile altın değerindeki arazilerin satışından geldi. Şimdi hem altın yumurtlayan bu tavuklar yok, hem de aldığınız paralar. Bu manzara ile mi övünüyorsunuz Sayın Bakan! Bence dış borç stoğu ile ilgili olarak, “Özel sektör kamudan daha fazla borçlanıyor” şeklinde konuşsaydınız belki daha gerçekçi olurdu. Sayın Bakan, sizi gayet iyi anlıyorum. Parti kapatma davası ile ilgili olası sonuçlar karşısında pozisyon almak gibi bir düşüncede olabilirsiniz. Hem Bakanlık, hem de eğer olacaksa yeni partide uygun yer almak gibi bir bakış açısı olabilir. Peki bunları planlamak yerine partiniz ve Genel Başkanınız için bir çalışma yapmak daha doğru olmaz mı?

No comments: