Akdenizli olununca zeytinle aşk başlıyor zaten. Zeytinsiz kahvaltı, zeytinyağlısız yemek olmuyor. Sadece yemek mi güzel olan? Ya kültürü!... Bu blog, aşkımız zeytin ve zeytinyağı ile bilgileri sizinle paylaşmak arzumuzdan doğdu. Koray & Hakkı Yazıcı e-posta : mhyazici@gmail.com
Friday, December 14, 2007
Bayramda zeytin hasadı gezisi
Simla YERLİKAYA
Hürriyet Cuma
14 Aralık 2007,Cuma
Aralık ve ocak ayları zeytin hasadının zamanı. Kaz Dağları çevresinde yaşayan köylüler, her sene bu aylarda, zeytin toplamaya ve işlemeye başlıyor. Son dönemde Kaz Dağları’nın adını altın arama çalışmaları sayesinde sıklıkla duyduk. Ama Doğa Turizm ve Doğa Derneği, bu dağların esas altınının zeytin olduğunu göstermek üzere kolları sıvadı ve Kurban Bayramı için "Kaz Dağları Zeytin Hasadı" turu düzenledi.
Turun amacı, katılımcıların sadece güzel bir tatil geçirmeleri değil. Normal turlardan farklı olarak, zeytin hasadının ve işlenmesinin inceliklerini öğrenmek, birkaç günlüğüne de olsa köy hayatının parçası olmak amaçlanıyor. Bunun için de hasadın parçası olmanız, yani zeytin toplamanız gerekiyor. Emeğiniz karşılıksız kalmayacak. Gezi sonunda tüm katılımcılara bir kilo zeytinyağı armağan edilecek. 2008 sonuna kadar Kaz Dağları’na altı gezi düzenlenecek. Bunların ilki 20-23 Aralık tarihleri arasında.
Doğa Turizm, insanların gidip güzellikleri gördükçe; doğaya daha içten sahip çıkacağına, korumak için daha aktif çaba göstereceğine inanıyor. Bu amaçla Anadolu’da türlü rotalara geziler düzenleyerek, ülkenin doğal hazinesine dikkat çekmeye çalışıyorlar. Kurban Bayramı için belirledikleri rotalardan biri de Kaz Dağları. Son zamanlarda altın çıkarma çalışmaları yüzünden Kaz Dağları’nın tehlikede olduğu haberleri, medyada sıkça yer aldı. Doğa Turizm de, Doğa Derneği ile beraber, bu bölgenin esas zenginliğinin zeytin ve zeytinin çevresinde gelişen kültür olduğu fikrinden yola çıktı ve bayramda Kaz Dağları’na gezi düzenlemeye karar verdi. Bu fikir tam da zeytin hasadı dönemine denk gelince, geziyi hasat çalışmaları ile birleştirdiler.
ÖNCE ASSOS’TA GEZİ, SONRA İŞBAŞINA
Katılımcılar bu programda hem gezecek, hem de hasada katılıp, köylülerden zeytinin toplanmasını, türlerini ve işlenme sürecini öğrenecek. Gezi 20 Aralık’ta başlıyor. İstanbul’dan yola çıkıp, Tekirdağ ve Gelibolu üzerinden gidiyorsunuz. Sekiz saat süren yolculuğun ardından ilk durağınız Assos. Assos’ta yapacağınız ilk iş güzel bir yemek yemek. Sonra antik şehri gezmek üzere yola koyuluyorsunuz. Gezi boyunca rehberliğinizi Doğa Derneği Başkanı Güneşin Aydemir ve dernek üyesi Victor Ananias yapıyor. Assos’ta meşhur Athena tapınağını görebilir, tapınağın yanındaki gözetleme kulelerine çıkarak nefes kesici bir Ege manzarası izleyebilirsiniz. Assos’a kadar gelmişken, Birinci Murad tarafından yaptırılan Hüdavendigar Camii de mutlaka görülmeli. Antik kenti gezmenin ve yolculuğun yorgunluğunu akşam, Küçükkuyu’da bulunan otelinizde atıyorsunuz.
İkinci gün, gezinin esas amacını gerçekleştirmek, yani zeytin toplamak üzere yola çıkıyorsunuz. Kahvaltıdan sonra bir araç, sizi iki gün boyunca hasada katılacağınız Bahçedere Köyü’ne götürüyor. Bahçedere Köyü’nün önemli bir özelliği Küçükkuyu’daki maden arama sahası yakınında bulunması. Öğlene kadar Bahçedere’de köylülerle zeytin topladıktan sonra, Adatepe köyüne doğru yola çıkıyorsunuz.
ZEYTİNİN SERÜVENİ ZEYTİNYAĞI MÜZESİ’NDE
Adatepe, dar sokaklar ve taş evleri ile tipik bir Ege köyü. Birçok İstanbullu burada ev alıp dekore ettiği için, gezerken malikáneler görürseniz, şaşırmayın. Adatepe yakınlarında mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında, Garganos zirvesindeki Zeus Altarı geliyor. Burada tüm Edremit Körfezi’ne hákim, harika bir manzara var.
Adatepe Köyü’nün ardından Küçükkuyu merkezine doğru hareket ediyorsunuz. Hedef Adatepe Zeytinyağı Müzesi. 2001 yılından beri ziyarete açık olan Zeytinyağı Müzesi’nde eski zeytin toplama aletleri, zeytinyağı kapları, folklorik eşyalar sergileniyor ve zeytinin yağa dönüşme serüveni anlatılıyor. Burada taş baskı zeytinyağı çıkarma işlemini de yerinde görme imkánınız oluyor. Çıkışta yörenin lezzetli zeytinyağlarından veya zeytinyağlı sabunlardan alabilirsiniz.
Gezinin üçüncü günü sabahında da ilk durağınız Bahçedere Köyü. Ama bu kez sadece hasat değil, ders de var. Zeytinin toplanma ve işlenme sürecine ilişkin tüm bilgileri yerel halktan dinliyorsunuz. Öğle yemeği dışında hasada tüm gün devam ediyorsunuz.
TAHTAKUŞLAR’DA ALEVİ-TÜRKMEN KÜLTÜRÜ
Son gün rotanızda Tahtakuşlar köyü var. 600 kişinin yaşadığı Tahtakuşlar Köyü’nde Türkmen Alevi Köylülerle sohbet ederek, kültürlerini yakından tanıyabilirsiniz. Köyün yakınında gidilebilecek yerler arasında Sarıkız Tepesi bulunuyor. Güzel bir manzaraya sahip bu tepeye gidebilmek için araç kullanmanız şart. Ayrıca buraya kadar gelmişken Sutüven Şelalesi ve Hasan Boğuldu piknik alanını da görebilirsiniz. "Hasan Boğuldu" ismi, aşığı için sırtında 40 kiloluk tuz çuvalı ile dağı tırmanmaya çalışan ovalı Hasan’ın, buradaki bir gölde boğulmasından geliyor. Hasan Boğuldu mesire yeri, gölleri, şeláleleri ve yeşilliği ile mutlaka görülmesi gereken yerler arasında. Tahtakuşlar Köyü’nün girişindeki Etnografya Galerisi de ihmal edilmemeli.
Tahtakuşlar’ın ardından otele dönüp bavullarınızı alıp, öğlen 13.30 gibi İstanbul yoluna düşüyorsunuz. Tabii bavulunuzda Bahçedere köylüleri tarafından size verilmiş bir kilo lezzetli zeytinyağı ile beraber.
YAĞMURLUĞUNUZU UNUTMAYIN
Zeytin Hasadı, Doğa Turizm’in düzenlediği turlar arasında orta derecede bir zorluğa sahip. Yani zeytin hasadını o kadar da gözünüzde büyütmeyin. Geziye giderken sadece yanınıza aldığınız kıyafetlere dikkat etmeniz gerekiyor. Uygun bir bot, kazak ve kışlık kıyafetlerin yanı sıra bir yağmurluk almanız da mutlaka öneriliyor. Gezinin fiyatı ödemeyi nasıl yaptığınıza göre, 295 veya 312 YTL. Daha detaylı bilgilere ulaşmak içim (212) 252 56 76 numaralı telefonu arayabilir, ya da www.dogaturkiye.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
TÜRKİYE’NİN İLK ETNOGRAFYA GALERİSİ
Tahtakuşlar Köyü’nün önemli bir özelliği de, Türkiye’nin ilk özel Etnografya Galerisi’nin burada açılmış olması. Galeri aynı zamanda Türkiye’de bir köyde açılan ilk sanat galerisi. Tahtakuşlar doğumlu olan emekli öğretmen Alibey Kudar tarafından, 1992 yılında kurulan galeride, Orta Asya’dan Türkiye’ye göç eden boyların giysileri, ev eşyaları, halıları, çadırları ve çeşitli özgün varlıkları sergileniyor. Sergilenen eserler çoğunlukla Alibey Kudar’ın çalışma ve araştırmalarıyla toplanmış. Sanat galerisinde ise yıl boyunca çeşitli eserler sergileniyor. Kütüphanesi de bulunan galeride, halı, kilim, heybe, maket ve boncuk kolyeler gibi yöre halkı tarafından hazırlanmış çeşitli el işleri satılıyor.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment