Tuesday, December 11, 2007

Lahmacun yerine zeytinli ekmek


Seda Kaya Güler
Yeni Asır
10 Aralık 2007


İzninizle bugün yine zeytinden söz edeceğim. Dünya Zeytin Ansiklopedisi yazarı Jose M.Blazgi'ye göre zeytin yetiştiriciliği yaklaşık 6 bin yıl önce Anadolu'da; Hatay, Mardin ve Kahramanmaraş üçgeninde başlamış.
Oradan da Kuzey Afrika ve Güney Avrupa'ya yani Akdeniz havzasına yayılmış. Zeytin ağacının çoğaltılması ya tohumla ya da aşı dalını köklendirme ile yapılıyor. Zeytin de Kuzey Mezopotamya'dan bu yöntemlerle gittiği yerde yetişmiş ama her gittiği yerin toprak ve iklim özelliklerine göre değişiklikler geçirmiş ve çeşitlilik kazanmış.
Ortaya çıkan yeni çeşitler gittikleri bölgelere adapte olma güçlerine göre yerleşmişler, o bölgenin yerli ürünü olmuş ve sofralık, yağlık işlenme kabiliyetlerine göre sınıflandırılmışlar.

SAĞLIKSIZ YÖNTEMLER
Zeytin çeşitlerinin tamamı yağlık olarak kullanılabiliyor, Teknolojik olarak sorun daha çok sofralık işlenme ile ilgili ortaya çıkıyor. Ülkemizde zeytin yetişen her bölgenin kendine özgü zeytini var. Sorun bunları iyi işleyememekten ve pazarlayamamaktan kaynaklanıyor. Örneğin yıllardır zeytin hasatını yani toplama işini sağlıksız yöntemlerle yapmışız.
Zeytin hasatı sonbaharda başlıyor ve kışın ilk aylarına kadar devam ediyor. Kışa denk gelmesi, hasatı zorlaştırıyor. Zaten zeytin hasatı diğer meyvelere göre bir hayli zor. Bir kere ağacı küstürmemek gerekiyor. Zeytinleri toplarken hem meyveye, hem dallara, hem de fideye zarar vermemek yani.

KURAKLIĞIN ETKİLERİ
Bu senenin olgunlaşmış ürünü ile gelecek senenin ürünü aynı dalda buluşmazı zeytine özgü bir durum.
O yüzden en doğrusu elle toplamak. Onu kadınlar üstleniyor. Eskiden sırıkla ağaç dövülerek toplanırmış zeytin. O yüzden de fideler yok olduğundan ertesi sene ürün alınmazmış. Şimdi fideye zarar vermeyen modern yöntemlerle hem kısa sürede toplanıyor hem de gelecek senenin ürününe zarar verilmemiş olunuyor.
Daha çok zeytin alınmıyor ama! Kuraklık her yerde olduğu gibi zeytin çiftçilerini de etkilemiş. Geçen yıl yok yılıymış zeytinin, bu sene çok olması gereken yılda yine zeytin yok!.

SORUN BÜYÜK
Üstelik seneye gelecek ürün de etkilendiğinden, kuraklığından yeni gideler yandığından yani, önümüzdeki yıl da yok. Yani üç yok yılı. Dolayısıyla zeytincilerin sorunu büyük.
Bu yüzden devletten destek bekliyorlar. Devletin şimdiye kadar hep ya sanayiciyi, ya ithalatçıyı koruduğunu, onların etkilenmemesi için zeytin çiftçilerinin kaybı zeytin çiftçilerinin sırtına yüklediğini ama artık fedakarlık yapmaktan bıktıklarını söylüyorlar ki haklılar.
Zira zeytin çok değerli, çok pahalı bir o kadar da meşakkatli ve zor bir ürün. Önce zeytin ve zeytinyağı tüketimini artırmak, (Burada görev Egelilere düşüyor, mutfaklarını tüm Türkiye'ye sevdirmek gerek) sonra da ithal etmek yerine ihraç etmenin yollarını bulmak zorundayız. Zeytin üreticileri dernek kurarak harekete geçmiş bulunuyor. Tek istekleri Ankara'nın kendilerine yardımcı olması...

Zeytin hasat günleri

Yeni Asır
09 Aralık 2007


Geçtiğimiz hafta sonunu Ayvalık Ticaret Odası'nın üç yıldır düzenlediği "Zeytin Hasat Günleri"nde zeytin ve zeytinyağıyla dopdolu olarak geçirdik.
Taze zeytinyağını tattık, domatından çiziğine çeşit çeşit zeytin denedik, zeytinyağı ile yapılmış nefis yemekler yedik ve zeytinle ilgili bilmediğimiz bir sürü şey öğrendik.
Şarap gibi zeytinin de vatanının Anadolu olduğunu bilen biliyor ama ülke olarak bunun gereğini yetire getirebilmiş değiliz. Zeytinin vatanı bu topraklar ise üretimde de, tüketimde de, satışta da dünya lideri olmamız gerekirken oldukça gerilerdeyiz.

UYANDILAR
Örneğin İtalya bizden, İspanya'dan, Tunus'tan satın aldığı zeytin ve yağları satarak sektörün liderliğini elinde tutuyor. Ve bu yağları öyle bir pazarlıyor ki satın alanlar İtalyan zeytini veya yağını aldığını zannediyor.
Bizse her konuda olduğu gibi bu konuda da gereken tanıtımı ve pazarlamayı yapamıyoruz. Ama artık zeytin üreticisi de, ithalatçısı da, sanayicisi de uyanmış durumda. Dernekler kurarak güçleniyor ve hakkını aramak için elinden geleni yapıyor.
Zeytin üreticileri son derece dertli mesela. Yıllardır sanayicinin zarar görmemesi, ithalatçının kayba uğramaması için hep fedakarlık yaptıklarını, ama artık birilerinin de kendilerini görmesi gerektiğini söylüyorlar.

COĞRAFİ İŞARET
Zeytin üreticiliği zor ve çok meşakkatli bir uğraş. Tereciye tere satacak değilim, zeytini de, zeytinyağını da Egeliler olarak herkesten iyi bilenlerdensiniz, zeytin üreticiliğinin ne olduğunu da ama bilmeyenlere bir katkım olsun, iki günlük gezide öğrendiklerimi aktarayım istedim.
Ayvalıklı zeytinciler her sorunun üstesinden gelmeye razılar, yeter ki emeklerinin karşılığını alsınlar. Örneğin Ayvalık'ta işlenmeyen zeytinyağlarının Ayvalık zeytinyağı adı altında satılmasına karşılar. İstiyorlar ki, her zeytinin veya zeytinyağının menşei bilinsin ve nereye ait olduğuna dair coğrafi işaret konulsun ve buna göre satılsın.

HEDEF DÜNYA PAZARI
Ayvalık Ticaret Odası bu konuda son derece hassas ve bunun için gerekli çalışmaları tamamlamış bulunuyor. Türk Patent Enstitüsü'nden, "Ayvalık Zeytinyağı" coğrafi işaretini almışlar. Coğrafi işaretlerin çoğalmasının, yöresel kaliteyi yükselteceğine ve standartların oluşmasını sağlayacağını düşünüyorlar.
Hedef, milli ürünümüz zeytinyağını dünyaya pazarlamak ve sektörün gelişmesine katkıda bulunmak. Ülkemizde son 5 yıldır uygulanan zeytin dikme seferberliği ile zeytinyağı rekoltesinin 6- 7 yıl içerisinde 2 kat artacağını göz önüne alarak, şimdiden bir yol haritası çizmemiz gerektiğine inanıyorlar.
Bütün zeytin üreticilerinin amacı da bu olmalı.

No comments: