Friday, December 07, 2007

Cem Boyner: Sonradan Ayvalık müptelası oldum


Durmuş Odabaşı
Yeni Asır
07 Aralık 2007,Cuma


Ayvalık Zeytin Hasat Şenliği kapsamında düzenlenen Salih Sural Çiftliği'ndeki öğle yemeğine Beymen ve Boyner mağazalarının sahibi Cem ve Ümit Boyner Çifti de katılıyor.
Ümit Boyner, öğleden sonra yapılacak zeytin ve zeytinyağı ile ilgili panelin konuşmacılarından.
Ümit Hanım'ı birkaç saat sonra dinleyeceğimizi hesaba katarak, kısa bir söyleşi için Cem Boyner'e yaklaşıyorum;
- Sizi siyasetçi ve işadamı kimliğinizle tanıyoruz, zeytin ve zeytinyağı ile ilginizi bilmiyorduk.
- Ben 15 yıldır Ayvalıklı'yım. Yani sonradan Ayvalıklı oldum. Tabii "Ayvalıklı eş" durumundan... Sonradan olma Ayvalıklılar, doğma büyüme Ayvalıklı olanlardan daha çok müptela oluyorlar Ayvalık'a.
- Ayvalık zeytinyağını nasıl buluyorsunuz?
- Ayvalık'ı çok sevme sebeplerimin ilki insanıysa, ikincisi zeytinyağıdır.
- Sizin, zeytinyağı ile ilgili çalışmalarınız var mı?
- Geçen yıl yeni bir iş yaptık; yaklaşık 10 firmanın, erken hasat zeytinyağlarından 100'er şişesini Beymen'lerde satışa çıkardık.
- Bu yıl da devam edecek mi?
- Bu sene de erken hasat bin şişe zeytinyağını Beymen'lerde satışa sunduk. Bunu Ayvalık zeytinyağının tüketicideki farkındalığını arttırmak için yapıyoruz. Bir de "ilk hasat kültürü" oluşturmaya çalışıyoruz.
- Beymen'de zeytinyağı satılmasına müşterilerin tepkisi nasıl?
- İlgi gitgide artıyor. Bu da bize çok heyecan veriyor. İnşallah önümüzdeki yıllarda daha da büyüyecek. Firmalar kendi markalarıyla çıkacaklar. Ayvalık zeytinyağının gidecek çok yeri var. Bunun için karınca kararınca ne kadar katkımız olursa o kadar mutlu oluruz.
(Şebnem MURATOĞLU)

Almanya'da kebabınız var da zeytinyağınız neden yok?
Hasat Şenliği'nin yurtdışından da konukları var. Almanya'da zeytin ve zeytinyağı ile ilgili araştırmalar yapan ve zeytinyağı üzerine dergi çıkaran Horst Schöfer ve yardımcısı ve kızı Anna Maria Schöfer...
Salih Sural Çiftliği'nde zeytinyağının tarihi önemi ve Türk zeytinyağının dünya pazarındaki yeri üzerine konuşma yapan Schöfer'i Ayvalıklı Gülçin Tuvan'ın tercümesiyle dinledik.
Alman zeytin ve zeytinyağı dostu, bitişi anında dinleyicilere nefes aldıran uzun konuşmasında özetle şöyle dedi;
- Zeytin ağaçlarının büyüyemediği bir ülkeden, Almanya'dan geldim. Buna rağmen zeytin ağacı binlerce seneden beri Almanya'da tanınır.
Zeytin ağacının tarihsel anavatanı Akdeniz'dir. Zeytin ve zeytinyağı Akdeniz halkı için vazgeçilmez bir unsurdur. Pekçok amaçla kullanılan zeytinyağı Akdenizliler için kutsaldı.
Günümüzde üretilen zeytin ve zeytinyağı, artık sadece Akdeniz'de değil, Avustralya'da, Amerika'da, Güney Afrika'da ve Asya'da da tüketilmektedir.
Almanya'da zeytinyağı ithalata bağımlıdır. Toplam tüketim senelik 50 bin tondur. Almanya'daki kebap salonu ve lokanta işleten Türklerin bize üstün nitelikteki Türk zeytinyağlarını tanıtmaları gerekir.
Geçenlerde Ayvalık'ta üretilen yağların tadımına katıldık. Hem klimasal olarak, hem de üretim olarak mükemmel yağlar üretildiğine ve bunların da artık yurtdışında tanıtılması gerektiğine inanıyorum. Ayvalık zeytinyağının yurtdışında tanıtımını üstleniyorum.

Şaraplar Sevilen'den...Çiftlikteki öğle yemeğinde, konuklara İzmirli Sevilen'in şarapları ikram edildi.
Kırmızı, rose ve beyaz şaraplara konuklar büyük ilgi gösterirken, biz de mini bir söyleşi için Sevilen'in yönetim kurulu üyelerinden Enis Güner'e yaklaşıp kendimizi tanıtıyoruz.
- Merhaba... Ba Sevilen siz misiniz?
- Sevilen'in zeytinyağı ile ilgisi nereden geliyor?
- Şu anda "İsa Bey" zeytinyağı adıyla zeytinyağı üretimi yapıyoruz.
Dedemiz İsa Güner 1960 yılında Menderes'te bağcılıkla uğraşıyor ve bağlarla beraber zeytin ağaçları da dikiyor. Böylece zeytincilikle de uğraşmaya başlıyoruz. Zaten İtalya'ya, Fransa'ya bakarsak, şarapçılıkla uğraşan ailelerin zeytinyağı üretimi yaptıklarını da görürüz. Üzüm ve zeytin bu bölgenin en önemli iki madeni. Bu sebeple arazimizdeki zeytin ağacı sayısını biraz daha arttırıp, zeytin ve zeytinyağı üretiminde söz sahibi olmayı amaçlıyoruz.
- Üretimi Sevilen Markası ile mi yapacaksınız?
- Zeytin, üzüm ve şarapçılık bizim aile geleneğimiz. Büyük ihtimalle zeytinyağının adı da "Sevilen" olacak.

Destek primlerinin artırılması lazım
Salih Sural Çiftiği'nden ayrılma vakti geliyor. Çamur nedeniyle oldukça zorlanarak geçtiğimiz yoldan otobüslere doğru yürürken, şenliğe İstanbul'dan katılan Hakkı Yazıcı ile sohbet ediyoruz.
- Ne işle uğraşıyorsunuz?
- Zeytinyağı tüccarlığı yapıyorum, ama bu yıl yapmayacağım.
- Neden yapmayacaksınız?
- İhracat yapıyorum ama bu fiyatlarla zorlanıyoruz. Dünya fiyatlar düşük. Malımız kaliteli, fiyatı yüksek. Bir malın satılması için fiyatlarının da uygun olması gerekiyor. Avrupa Birliği'nde Arap ülkelerinin bile kotaları var, bizim yok. Gümrük fiyatları yüksek Avrupa'da. Bizim fiyatlarımıza bir de vergi bindiği zaman, malımızı alamıyor firmalar. Tabi ki en güzeli ambalajlı satılması. Ama ambalajlı satamadıktan sonra durup bekleyemeyeceğimize, dökme de olsa malımızı satmalıyız.
-Türkiye'de iç tüketimin az olması da bir sorun.
- Tabii... En büyük sorunlarımızdan birisi. Biz kişi başına tüketimi yılda 2 litreye çıkartsak, bizim yağımız ancak bize yetecek. Zeytin üreticisinin primlerinin artırılması da çok önemli. Avrupa Birliği'nde 1,5 euro olan destek primi Türkiye'de 11 kuruş. Arada çok büyük dengesizlik var.
Ben bitkisel yağlarla ilgili de ticaret yapıyorum. Ayçiçek yağının çok önemli bir kısmı yurtdışından ithal. Biz her yıl bitkisel yağ ithalatına 1 milyar dolar veriyoruz. Bu tarafta da elimizde zeytinyağımız var ama tüketmiyoruz. Burada "ben 1 milyar dolar döviz kaybedeceğime, bu parayı üreticime prim olarak veririm, hiç olmazsa zeytinyağı iç tüketimini artırırım" diye düşünülmeli. Faydalı olan zeytinyağını, pahalı olduğu için tüketemiyoruz.

No comments: