Akdenizli olununca zeytinle aşk başlıyor zaten. Zeytinsiz kahvaltı, zeytinyağlısız yemek olmuyor. Sadece yemek mi güzel olan? Ya kültürü!... Bu blog, aşkımız zeytin ve zeytinyağı ile bilgileri sizinle paylaşmak arzumuzdan doğdu. Koray & Hakkı Yazıcı e-posta : mhyazici@gmail.com
Wednesday, December 12, 2007
Paneller amacından saptırılıyor
Durmuş Odabaşı /Adım Adım Ege
Yeni Asır
12 Aralık 2007,Çarşamba
Ayvalık'taki "Zeytinyağı Tanıtımı ve Pazarlanması" konulu panele ilişkin mini eleştirimiz olacak.
Aslında bu eleştiri, sadece Ayvalık'ta yapılan son panelden ziyade genel bir eleştiri.
Panelin konusu ve amacı önceden bildirildiği, konuşma alanına sınır konulduğu halde, "sazı eline alan" panelist, aklına estiği gibi konuşarak, hem zaman öldürüyor, hem de istatistiki, ansiklopedik bilgilerle dinleyicileri uyutuyor, ya da sinirlendiriyor.
Nitekim Ayvalık'ta da bir benzerine rastladık.
Dört konuşmacıdan üçü, ana konuyu teğet geçerek, bilinenlerin tekrarını yapmaktan öte geçemediler.
Hal böyle olunca da, iki saatlik sürenin yüzde doksanı havanda su döverek geçmiş oldu, soru-cevap faslına ise zaman kalmadı.
Oysa panelistler derslerine çalışarak gelse, konu dışına çıkmasa, sonrasında ortaya çıkan görüşler tespit edilip ilgililer bilgilendirilse, bunca emek, bunca zaman boşa harcanmamış olur.
Teşekkürler Sayın Başkan ama...
Ayvalık'ta Tarihi Vakıflar Zeytinyağı Fabrikası'ndaki panelden sonra konakladığımız Haliç Park Oteli'ne dönüyoruz.
Akşam yemeği, Alibey Adası'ndaki "Bay Nihat Restoran"da.
Masalara oturur oturmaz, mekanın güler yüzlü personeli konuklarını "meze yağmuru"na tutuyor.
Ayvalık'ın yöresel otlarına, peynirleri, ezmeleri, çok özel deniz ürünleri peş peşe geliyor.
Çoğu tanımadığımız tadımlık yiyecekler arasında gönül gezdirirken, Bay Nihat'ın en sempatik garsonu Savaş Irlan "Başkanım (Ayvalık Belediye Başkanı Hasan Bülent Türközen) sizin için gönderdi" diyerek getirdiği tabağı, masamızda bir yer açarak bırakıyor.
Buz parçaları içinde, Ayvalıklıların "gidonya" dediği, açılmış midyeler var.
Biz "Özel bir ikram olduğuna göre, kıymetli bir yiyecek olmalı. Ama nasıl yenecek?" diye düşünürken, masamızın karşı tarafında oturan Gülçin Hanım bizi anlıyor;
- Onlar çiğdir. Üzerine limon sıkarak yenir. Bazıları canlıdır. Ağzınızın içinde hareket edebilir...
Başkan Türközen'in şaka gibi ikramını hemen Gülçin Hanım'a uzatıyor, o yerken biz de doymuş oluyoruz.
Yine de teşekkürler Sayın Başkan...
Safran soslu sübye paça...
Cunda'daki "Bay Nihat"ta gerçekten muhteşem akşam yemeğinde, ben Ayvalık mezeleri arasında keşfe çıkarken, bizim asistan Şebnem (Muratoğlu) de, restoran içinde "keşfe" çıkıyor.
İşte getirdiği notlar;
..................
Türkiye'nin çeşitli yerlerinden gelmiş konuklarını ağırlamak için yarışan personelden birini gözemi kestirip yaklaşıyorum.
- Sizi tanıyalım.
- Ben buranın işletmecilerinden Hakan bekit.
- Bu restorana isim olan "Bay Nihat" kimdir?
- Restoranımızın kurucusudur.
- Neden Bay Nihat denmiş?
- Onun buralardaki lakabıdır.
- Siz nesi oluyorsunuz Bay nihat'ın?
- Büyük oğluyum. Babam 71 yaşında sadece gündüzleri geliyor restorana.
- Mezeleriniz çok lezzetliydi. Hepsinin tadına bakalım derken ana mönüyü yiyecek halimiz kalmadı. Yediklerimiz içinde sadece Bay Nihat'ta yapılan özel bir meze var mıydı?
- Buradaki birçok meze ilk önce Bay Nihat'ta yapılmıştır. Daha sonra beğenilince diğer restoranlar da kendi mutfaklarına dahil ettiler. Ben size tadına baktıklarınızın içinden Safran Soslu Sübye Paçayı örnek gösterebilirim.
- Gerçekten çok lezzetliydi. Bir tarifini verebilir misiniz?
- Tarifi sırdır.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment