Tuesday, December 04, 2007

Zeytin bayramı


Nedim Atilla / Akşam
nedim.atilla@aksam.com.tr
04.12.2007, Salı


Böyle demek istiyorum, “bayram” demek istiyorum geçen cumadan beri Ayvalık’ta yaşadığımız üç güzel gün için... Tam bir zeytin bayramıydı yaşadıklarımız... Ayvalık Ticaret Odası’nca düzenlenen, belediye ve zeytin-zeytinyağı üreticileri tarafından desteklenen Hasat Şenliği, cuma günü açılan Zeytinyağı Pazarı ile başladı, hasattan sıkıma; sıkımdan sofraya uzanan Tanrı’nın insanlığa en büyük armağanı zeytinyağının öyküsü, ardından sektörün sorunlarını içeren panel ile sürdü, Slow-Food Hareketi’nin Ayvalık’taki öncülerinin yaptığı sunumla sona erdi. Öncelikle Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gencer ve yönetim kurulundaki arkadaşlarına içten ev sahiplikleri için teşekkür borcumuz var, Belediye Başkanı Hasan Bülent Türközen’i de yine burada kutlamalıyız.

Bu üç güzel günün lezzet tarafını önümüzdeki AKŞAM Cumartesi’de Anadolu Mutfağı’nda anlatacağım, size işin zeytin ve zeytinyağı üretimi açısından önemini vurgulamak istiyorum. Zeytinyağı Pazarı, geçen Pazar günkü AKŞAM EGE’de de okuduğunuz gibi sektörün bütün önemli isimlerini bir araya getirmişti. Biz de Tariş standındaki dostlarımızla merhabalaşmak, Verde’de bölgemizin gıda sanayindeki duayeni sevgili ağabeyimiz Ali Ulukartal’la kucaklaşmak, zeytin edebiyatına büyük katkılar yapan Komili’nin standında Mehmet Cavlı ile sohbet edebilmek büyük mutluluktu. Murat Narin gibi gerçek bir zeytin dostunu kucaklamanın da keyfini çıkardık doğrusu... Ayvalık Kültür Sanat Derneği üyesi fotoğraf sanatçılarının zeytin ağaçları ve zeytinyağı ile süsledikleri sergi, Gümçed Edremit Körfez Şubesi’nin afişleri de ayrı bir anlam katıyordu bu pazara... Gelecek yıllarda bu pazarın fuara dönüştüğünü görmekten büyük bir mutluluk duyacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın...

Babam ve Oğlum’un çiftliği

Hasat Şenliği ise iki gün aralıksız yağan yağmurdan sonra hayli meşakkatli bir yolculukla ulaşabildiğimiz Çağan Irmak’ın unutulmaz filmi “Babam ve Oğlum”dan anımsayacağınız Salih Sural’a ait çiftlikte başladı. Çiftlikte gerçekten güzel anlar geçirdik. Bu arada sıkılan zeytinler Ahmet Sucu’nun tesislerinde çağla yeşili renginde yağa dönüşüyordu ve üzerlerine “Ayvalık Zeytinyağı” coğrafi işareti yerleştiriliyordu. Sevindirici bir başka gelişme ise Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin’in Ayvalık ve yöresinde üretilen zeytinyağına aynı coğrafi işareti koyacak olmasıydı... Rahmi Gencer, “Bu yılki panelimizde sektörün tanıtım ve pazarlama için neler yaptığını ve ne gibi hedefleri olduğunu gündeme getireceğiz” diyordu.

Balıkesir Sanayi Odası Başkanı Rona Yırcalı’nın yönettiği panelde çok önemli konuşmaların tanığı olduk, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nda Zeytin Tanıtım Grubu Başkanlığı görevini de üstlenen Mustafa Sever’den gerçek rakamları öğrenme şansımız oldu. Sever, zeytinyağında kendi markalarımızla yapacağımız ihracatın önemini bir kez daha vurguladı ve verdikleri destekleri anlattı. Sever’den öğrendiğimize göre henüz Dahilde İşleme Rejimi ile ilgili alınmış bir karar yok...

Ümit Boyner’in sunumu

Ayvalıklı olmakla her zaman büyük gurur duyan Ümit Boyner ise zeytinyağı piyasasının önemli oyuncuları ile ülkemizi karşılaştıran nefis bir sunum yaptı. İspanya piyasanın üretim şampiyonuydu ama pazarlama gurusu İtalya idi. Yunanistan piyasanın gözü pek oyuncusu olarak dikkat çekiyordu; Tunus cesaretsizdi ve Türkiye’nin bu piyasada kendini gösterebilmesinin yegane yolu yerel değerlerinin kıymetini bilmekten geçiyordu. Ümit Boyner’in konuşması tam bir “inovasyon” konuşması idi “yenilikçi, farklı bir duruş yaratabiliriz” diyordu, “Anadolu mirasına saygılı, çevreci Türk zeytinyağlarının dünyada göreceği ilgiyi” anlatıyordu ve büyük destek gördü.

Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Mustafa Tan ve yönetim kurulu üyelerinin de izlediği panelde Ayvalıklı son iki konuşmacının söyledikleri de can kulağı ile dinlendi. Çünkü zeytin üreticisi gerçekten perişan haldeydi. Selim Kantarcı herkesi “dimdik ayakta duran” UZZK çatısı altında toplanmaya çağırdı, Tarım Bakanı Mehdi Eker’in verdiği desteği anlattı. Salih Madra ise Ayvalık’taki çiftçilerin örgütlendiğini, Edremit, Burhaniye, Altınoluk gibi ilçelerde de örgütlenmenin sürdüğünü gelecek yıl federasyonlaşacaklarını ifade etti, “Dahilde işleme denilerek zeytinyağı ithalatına kesinlikle karşıyız” dedi. Madra’dan bu yeni derneklerin de UZZK’nın çatısı altında yer alacağını sevinerek öğrendik...

Slow Food günü

Pazar günü ise Slow-Food günüydü. Carlo Petrini’den size geçen perşembe söz etmiştim. İtalyanların Milano’nun EXPO sunumu sırasında en önemli silahları olduğunu söylemiştim. 1982 yılında ‘Slow Food Hareketi’ni başlatan İtalyan sosyolog-gazeteci Carlo Petrini, eylem bölgesine Türkiye’yi de almıştı 2006 sonundan bu yana... Türkiye’de kısa sürede 15’ten fazla slow food oluşumu yaşanacak... Bodrum ve İstanbul’dan sonra Gökçeada, Ayvalık, İzmir ve Çeşme’de de slow food düşüncesine inananlarla buluşan Petrini, Anadolu mutfağına olan hayranlığını gizlememişti. Ayvalıklı Slow Foodçular’ı zamanında Rahmi Gencer harekete geçirmişti. Asude Suner, Simten Cömert; Ali Kürşat ve arkadaşları şimdi başarı ile sürdürüyorlar bu girişimi...

Ayvalık Zeytin Hasadı gerçek bir bayramdı ve biz bu bayramdan mutlu döndük...

No comments: