Akdenizli olununca zeytinle aşk başlıyor zaten. Zeytinsiz kahvaltı, zeytinyağlısız yemek olmuyor. Sadece yemek mi güzel olan? Ya kültürü!... Bu blog, aşkımız zeytin ve zeytinyağı ile bilgileri sizinle paylaşmak arzumuzdan doğdu. Koray & Hakkı Yazıcı e-posta : mhyazici@gmail.com
Wednesday, November 07, 2007
Aydın'ın da "zeytin şenliği"
Durmuş Odabaşı
Yeni Asır
7-8-9 Kasım 2007
Aydın Ticaret Borsası'nın düzenlediği 1. Zeytin ve Zeytinyağı Şenliği'ne davetliyiz.
Cuma akşamı hareket edip, pazar akşam üzeri döneceğiz.
Kafile reisi, bu tür etkinliklere organizatörlük yapan Ege İhracatçı Birlikleri Basın Danışmanı Murat Demircan.
Hareket saati 17.30.
Ancak, geç kalmayı alışkanlık haline getirine bazı arkadaşlar yüzünden, yarım saat rotarlı hareket ediyoruz.
İlk durağımız, akşam yemeğinin verileceği Kuşadası Çınar Restoran.
Bu Çınar, çoğumuzun bildiği Davutlar yakınlarındaki Çınar Restoran değil, Kısmet Otel girişindeki Çınar Restoran.
Yaklaşık 40 kişilik İzmir grubunun yanında, Ankara'dan, İstanbul'dan akın akın gazeteci, konu ile ilgili üretici ve işadamları geliyor.
Çınar Restoran'ın, deniz ürünleri ağırlıklı mönüsü bir hayli zengin.
Tıka basa doyduktan sonra, geceleyeceğimiz Sultanhisar'daki Nysa Otel'e doğru yola çıkıyoruz.
Yaklaşık bir saat sonra Sultanhisar'dayız.
Nysa, Sultanhisar sırtlarında, aynı adı taşıdığı antik kentin hemen yanıbaşında, Jantsa'nın sahibi İşadamı Şefik Çerçioğlu tarafından kurulmuş 4 yıldızlı bir otel.
Bol oksijenli havada sabah yataklarımızdan zımba gibi kalkıyoruz.
Kahvaltı, Büyük Menderes Ovası manzaralı açık hava restoranında.
Ama, kışın ilk ayının ikinci gününde hava biraz serin.
"Üşüyeceğiz" endişesiyle oturduğumuz masalar üzerine gelen güneş imdadımıza yetişip, hafif ürpertimizi alıyor.
Nysa Otel personeli, aşçıbaşından garsonuna kadar, Türkiye'nin dört bir yanından gelmiş konuklarını ağırlamak üzere seferber.
Zengin kahvaltılık çeşitleri, çeşit çeşit ekmekler, meyveler derken, çimenler üzerine kurulan bazlama-gözleme tezgahının başına geçen hanımlar, kahvaltımızı daha da zevkli hale getiriyor.
Antik kentlerin prensesi; NYSA
Kahvaltı sonrası programın ilk ayağında, hemen yanıbaşımızdaki Nysa Antik Kenti'ni gezmek var.
Bir km.lik yolu otobüslerle katettikten sonra, antik kent girişinde indiriliyoruz.
Halen Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü'nün kazı çalışmalarını sürdürdüğü antik kent gezimize, Aydın Valisi Mustafa Malay ve CHP Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu da katılıyor.
Gezinin hemen başında yanıma yaklaşan Özlem Hanım "hoşgeldiniz" diyerek sitem ediyor;
- Ben sizi tanıyorum ama, siz beni tanımadınız. Hatta bir ara el salladım, onu bile görmezden geldiniz.
- Kusura bakmayın. Ben de sizi gazetelerde çıkan fotoğraflarınıza göre tanımaya çalıştım ama, "acaba o mu?" diye tereddüt yaşadığım için, uzak durdum.
Yaklaşık 150 kişilik Zeytin Şenliği konuklarından oluşan heyetin rehberliğini, Aydın Müzesi'nden Zeynep Örnek yapıyor.
Zeynep Hanım, "elimizde kuruluşuna dair çok az bilgi var" dedikten sonra devam ediyor;
- Hellenistik dönemde temelleri atılan Nysa kenti, sonraki yıllarda Roma dönemine de tanıklık etmiş, yapısal özelliği ile dikkat çekmiş en güzel kentlerden birisidir.
Devrin en büyük kütüphanelerinden birisi buradadır. Hemen karşımızda yer alan antik tiyatro, kütüphane ve jimnazyum ve köprüler günümüze kadar varlığını koruyabilmiş eserlerdir.
Kimine göre 15, kimine göre 12 bin kişilik Nysa Tiyatrosu'na dağılan heyet üyeleri, bol bol hatıra fotoğrafı çekerken, biz de tiyatro sahnesinin önünde, demir parmaklıklar arkasında sergilenen zarif eserleri büyük bir hayranlıkla izliyoruz.
Meraklıysanız mutlaka gezin
Rehberimiz Zeynep Örnek, her biri başka bir olayı anlatan figürler dizisi hakkında kısa bilgi veriyor;
- Eserler üzerinde bol bol bulunan asma yaprağı figürleri, bize o yıllarda burada üzüm ve şarabın önemli bir yer tuttuğunu gösteriyor.
Daha sonra, sıra sıra kemerli dükkanların yeraldığı çarşı, arkasından kent yönetimi konusunda önemli kararların alındığı "yaşlılar meclisi..."
500-600 kişilik meclis, yüzyıllara meydan okuyup günümüze bir hayli sağlam bir şekilde ulaşmış.
Yaklaşık bir saatlik gezimiz sırasında tanık olduğumuz daha nice yapılar, yapı kalıntıları.
Gördüğünüz gibi konunun uzmanı olmadığımdan, anlatmakta zorlanıyoruz.
Eğer antik kent gezilerine meraklıysanız; havanın güzel olduğu bir hafta sonu, Aydın'ın Sultanhisar İlçesi'ne kadar uzanarak, çok değişik özelliklere sahip Nysa'yı saatlerce gezebilirsiniz.
Nysa, İzmir-Denizli Karayolu'na sadece 3 km.
Ayrıca, ören yeri meraklılarına şiddetle öneririm.
Tarihi miras "yolgeçen hanı..."
Yerine göre milletvekili, yerine göre otel sahibesi (kendisi, Nysa Oteli'nin sahibi Şefik Çerçioğlu'nun gelini, yerine göre turist rehberi olan CHP Milletvekili Özlem Çerçioğlu'nu bulmuşken, hem Nysa'nın üzerimize yüklediği mistik havası içinde ilerliyor hem de sohbet ediyoruz.
Bununla birlikte üçüncü kez gezme fırsatını bulduğum Nysa, özelliği ve güzelliğinin yanında, son derece şanssız bir antik kent.
Koruma yetersiz olduğu için, tarih soyguncularının ve hırsızlarının zaman zaman uğradığı ve tüm ören yeri sevenleri sonsuz üzüntülere boğduğu bir yer.
Üstelik tam ortasından da, araçların vızır vızır çalıştığı köy yolu geçiyor.
Yolun, antik kentin dışına alınması için planlar var. Ancak birkaç istimlaki gerçekleştirip de, yolu hizmete açıp, antik kenti "yol geçen hanı" konumundan kurtaracak bakan, vali, kaymakam, il genel meclisi başkan ve üyesi yok.
Milletvekili Özlem Hanımı bulmuşken, hemen konuyu açıyorum;
- Bu yol meselesi bu kadar da "atla deve" bir iş değil. Konuyu ilgili bakanlığa bir siz açsanız diyeceğim ama, elinde büyük imkanları, gelirleri ve mal varlığı bulunan Aydın İl Genel Meclisi bile isterse bu işin hakkından gelir. Didim'de, Kuşadası'nda, Alangülü Kaplıcaları'nda, Paşa Yallası'nda bulunan valilik konutlarından birisini satsa bile bu işi bitirir.
Nysa'da yürütülen kazı çalışmalarına, başka kayınpederi Şefik Çerçioğlu, eşi Ercan Çerçioğlu ve kendisinin her türlü maddi desteği sağladığının altını çizen Özlem Hanım devam ediyor:
- Ankara'da ilgili bakanlığa durumu defalarca ilettik ama, bugüne kadar bir mesafe katedemedik. Konuyu bir de yerelde çözme konusunda Vali Bey'le görüşeceğim.
...
Vali ve TİM Başkanı'ndan zeytin toplama gösterisi
Nysa turumuzun ardından bir sonraki durağımıza doğru yol almak için otobüslerimize biniyoruz.
Otelin bahçesindeki zeytinlerin hasadına katılacağız.
Hava güzel, katılımcılar çok kalabalık.
Nysa Otel'in sahibi Şefik Çerçioğlu ve Ziraat Mühendisi Mustafa Güleryüz'ün çalışmalarıyla gençleştirilen ağaçlar oldukça verimli görünüyor.
Hasat, Aydın'ın medyatik Valisi Mustafa Malay ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Oğuz Satıcı ile başlıyor.
Malay Satıcı, ellerine aldıkları zeytin tarağı ile ağaçların dallarını tarayarak zeytin toplarken, televizyon kameraları ve fotoğraf makineleri görüntü alma yarışına giriyor.
"Gösteri ekibi" bir yandan Bir yandan da zeytin ağacının dallarına zarar vermemeleri konusunda izleyiciler arasındaki "bilirkişiler" tarafından uyarılıyorlar.
Zeytin, toplandığı gün sıkılmalı1.Aydın Zeytin ve Zeytinyağı Şenliği'nde elimizdeki programa göre bir sonraki durağımız, İşadamı Şefik Çerçioğlu'na ait Zeytinyağı İşleme Tesisi.
Modern makinaların kullanıldığı işletmede, zeytin gelir gelmez makinalara veriliyor ve bir süre sonra, sağlık kaynağı zeytinyağı olarak çıkıyor.
Vali Mustafa Malay ve TİM Başkanı Oğuz Satıcı, yine "istek üzerine" iş başında. Çerçioğlu'nun gelini, CHP Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu da gözlemci
İşletme sahibi Çerçioğlu, katılımcılara bilgi veriyor;
- Hasat edilen zeytin, çuval yerine plastik kasalara konulmalı. Zeytinyağı üretimi konusundaki en büyük eksiklik, zeytinin toplama aşamasından sonra hem üreticide, hem de sıkım fabrikasında bekletilmesidir. Zeytin, bekletilmeden fabrikaya getirilmeli. Böylece yağın kalitesi de yüksek olur.
Hakkı Usta, İtalya'ya bile zeytinyağı makinesi satıyor
Zeytin Şenliği'ne çok iyi hazırlanan Aydın Ticaret Borsası yönetici ve çalışanları, konuklar için yoğun bir program hazırlamış.
Sırada, Aydın'ın önemli sanayi tesislerinden Hakkı Usta Zeytin Makineleri üretim merkezi var.
Aydın-Denizli Karayolu üzerinde, Aydın Organize Sanayi Bölgesi girişinde yer alan madern "cam bina"nın önündeyiz.
Girişte çok hoş bir manzara ile karşılaşıyoruz.
Kapının sağına sıralanmış, şık giyimli, patronundan işçisine 15-20 kişilik bir grup, yüzü aşkın ziyaretçilerine teker teker "hoş geldiniz" diyor.
İçeride, zeytinyağı üretiminde çeşitli işlevleri olan pırıl pırıl makineler sergileniyor.
Hepsinin üzerinde de "Hakkı Usta" markası var.
"Patronlardan birisi bu olmalı" diye düşündüğüm beyefendiye kendimi tanıtıyor ve soruyorum;
- Biz de sizi tanıyabilir miyiz?
- Ben Ahmet Gözlüklü. Hakkı Usta Şirketi'nin yönetim kurulu başkanıyım.
- Kaç yıldır yapıyorsunuz bu işi?
- Bu bizim baba mesleği. 1954'ten beri bu işin içindeyiz. Eskiden presler yapıyorduk. Yıllar geçtikçe, gördüğünüz modern makinelerin imalatına kadar geldik.
- Modern sistem oğullarla mı geldi?
- Evet kardeşim ve ben devraldıktan sonra işi geliştirdik.
- Teknolojiyi İtalya'dan mı aldınız?
- Evet... İtalya'dan alıp sentezledik ve bugünlere geldik. Şimdi ihracata başladık. Birazdan yeğenim Hakkı Gözlüklü size daha ayrıntılı bilgi verecek.
Ahmet Bey'e teşekkür edip, dev makineler arasına kurulmuş ikram masalarına doğru yöneliyoruz.
Hakkı Usta'nın torunu Hakkı Usta
Hakkı Usta Oğulları Fabrika ziyaretimizde biraz da üçüncü kuşaktan gelen, işletmenin yönetim kurulu üyesi ve İhracat Müdürü Hakkı Gözlüklü'ye kulak veriyoruz;
"1954 yılında Motor Ustası Hakkı Gözlüklü, evinin altında makina tamiriyle işe başlar. Ardından taş baskı sistemlerine yönelir. İlerleyen yıllarda Ömer ve Ahmet Gözlüklü kardeşler işleri devralarak 1989 yılında ilk defa kontinu sistem zeytin sıkma makinaları yapmaya başlarlar. Hızla gelişen işletmemiz 1998 yılında Tunus'a ilk ihracatını gerçekleştirdi. 2005 yılında, bu işlerin merkezi İtalya'ya makine sattık. 185 çalışanımızla her gün daha iyiye, daha yeniye doğru hızla ilerliyoruz.
Hakkı Usta'nın torunu Hakkı Usta (Gözlüklü), makine ihracatı yaptıkları ülkelerin başına, bu tür makinelerin merkezi olan İtalya'yı gururla yerleştirdikten sonra, diğerlerini sıralıyor; İspanya, Tunus, Suriye...
Mevcut zeytin ağaçları gençleştirilmeli
Aydın'ın sanayi alanındaki yüz akı durumundaki, zeytin işleme makineleri yapımcısı Hakkı Usta ve Oğulları Fabrikası'nda, çevresindekilere "zeytincilik dersleri" dersleri veren bir bey dikkatimizi çekiyor;
- Sizi tanıyabilir miyiz?
- İsmim Mustafa Güleryüz.
- Ne iş yapıyorsunuz?
- Ben Ziraat Mühendisiyim. Aydın Tarım il Müdürlüğü'nden emekliyim.
- Şu anda ne işle uğraşıyorsunuz?
- Bu bölgede zirai danışmanlık yapıyorum. Aşağı yukarı 35-40 yıldır zeytin dikiyorum.
- Özel olarak mı çalışıyorsunuz?
- Evet. Özel olarak danışmanlık yapıyorum. Zeytin yetiştiriciliği, dikimi, yaşlı ağaçların gençleştirilmesi konularında uzmanım. Siz, Nysa Oteli'nin bahçesindeki zeytinlerin hasadına katıldınız sanırım. Orada dikkat ettiyseniz, 4 yıl önce o ağaçların tamamı yaşlı ve verimsizdi. Otel sahibi Şefik Bey'le birlikte gerçekleştirdiğimiz gençleştirme hareketiyle o verimsiz ağaçları genç ve verimli hale getirdik. Bırakın yeni zeytin fidanları dikmeyi, mevcut ağaçlarımızı gençleştirsek bile verimimiz en az iki katına çıkar. Herkesin aynı çalışmaları yapması gerekiyor. Devlet ve tarım il müdürlükleri aracılığıyla gençleştirme işini devlet politikası haline getirmek gerek.
Mehmet Bey'i dinledikten sonra, otel çevresindeki zeytin ağaçlarını daha yakından inceledik.
Gerçekten de mucize gibi.
Yaşlı gövdeler, 4 yıl içinde çok verimli ağaçlar haline gelmiş.
Üreticisiz, tüketicisiz zeytin ve zeytinyağı paneli
Şenlik çerçevesinde, "Aydın'da Zeytin ve Zeytinyağının Dünü, Bugünü ve Yarını" adıyla bir de panel var.
Yer, Aydın Ticaret Borsası'nın modern binasının konforlu salonu.
Paneli, TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) Başkanı Oğuz Satıcı yönetecek.
Katılımcılar; Ali Nedim Güreli (Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı), Aydın Ağababaoğlu (Aydın Ticaret Borsası Başkanı), Metin Ölken (Zeytin Dostu Derneği Başkanı)
Borsa Başkanı Ağababaoğlu, Aydın'ın bir çok alanda ön planda olmasına rağmen yeterince adını duyamadığından sözederek girdiği konuşmasını, Türkiye'de ilk kez Aydın'da açılan "Zeytinyağı tadım uzmanı yetiştirme kursu"nu başarıyla tamamladıklarını anlatarak noktalıyor.
Diğer konuşmacıların değerlendirmeleri, başta Yeni Asır olmak üzere gazetelerde bol bol yer aldığı için, biz burada "ikinci baskı" yapmadan, paneli yorumlamaya geçiyoruz.
Hiç tarzımız olmasa da; kendi gözlemlerimizle birlikte, panel ve kulislerine yansıyan eleştirilere kısaca yer vermek istiyoruz ki, bundan sonraki organizasyonlarda dikkatel alınsın diye.
- Panelde üretici temsilcisi yoktu.
- Milyonlarca tüketiciyi temsilen herhangi bir konuşmacı çağrılmamıştı.
- Türk zeytin zeytinyağı üretim ve pazarlamasında çok önemli pay sahibi olan Tariş'ten yetkili bir isim, konuşmacılar arasında bulunmuyordu.
- Tarihi bir güne ve bir ilke tanıklık eden Aydın'ın asıl ev sahibi durumundaki belediye başkanı salonda bulunmuyordu.
- En önemlisi de, konuşmalardan pay çıkarıp, karar mercilerine ulaştıracak devlet veya hükümet temsilcisi yoktu.
Dileriz, bundan sonraki paneller, dile getiren "sorunları çözüme ulaştırma" felsefesi çerçevesinde gerçekleşir.
Yani tarafların ve karar vericilerin buluşturulması şeklinde.
Aksi taktirde, biz çalar biz söyleriz, sorunlar da bir dahaki seminerde bir kez daha konuşulmak üzere aynen durur.
AB, Türkiye ile resmen dalga geçiyor
Zeytin ve Zeytinyağı Paneli'nde çok ilginç saptamalar da vardı.
Örneğin;
* Avrupa Birliği, Suriye, Tunus, Cezayir ve Ürdün gibi ülkelere zeytin ve zeytinyağında kota uyguluyor, Türkiye Gümrük Birliği üyesi olduğu halde, mallarının gümrüksüz girmesine izin vermiyor.
* Avrupa Birliği, üye ülkelerin zeytin ve zeytinyağı üreticilerine yüksek primler vererek (litre başına 1.32 Euro), Türk çiftçisinin "yok" denecek kadar az (litre başına 11 kuruş) primli ürününü, dış pazarlarda pahalı hale getiriyor.
Bizim hükümet de, anlaşmalardan doğan haklarını bile savunamıyor.
Burada bir hatırlatma yapmak isterim;
* Türkiyede yapılan şaraplara yüksek vergi koyarak tüketilmez hale getiren, hükümetimiz, aynı vergileri AB ülkelerinden ithal edilen şaraplara da koymaya kalkınca, Avrupa'dan itiraz geldi "Siz gümrük birliği üyesisiniz. Üye ülkelerden yapılan ithal ürünlere aşırı vergi koyamazsınız..."
Bizimkiler de kuzu kuzu, bizimkilere uyguladıkları aşırı vergiyi, AB şaraplarından kaldırmak zorunda kaldı.
Aynı Avrupa, Gümrük Birliği üyesi Türkiye'nin zeytin ve zeytinyağına gümrük uyguluyor.
Buna karşın, birlik üyesi olmayan ülkelerden gümrüksüz zeytin ve zeytinyağı alıyor.
AB'ye karşı hakkını, anlaşmalardan bile habersiz Türk köylüsü mü savunacak?
Yoksa hükümetin anlı şanlı bakanları mı?
Çerçioğlu ve Türker'den seçmene vefa...
Zeytin ve Zeytinyağı Paneli'nin konukları arasında CHP Aydın melletvekillerinden sadece ikisi vardı. CHP'li Özlem Çerçioğlu ile, AKP'li Ahmet Ertürk. Panele katılmayan diğerleri "milletvekili seçelebilmek için, seçmenin değil, genel başkanın ağzına bakmak" gerektiği gerçeğini kavramış olmalılar ki, Aydın'daki tarihi toplantıya katılmadılar. Aynı gerçeğin farketmemeleri imkansız olan Çerçioğlu ve Türker ise, sergiledikleri "seçmene vefa" duygusu ile, (kendileri için bir şeyl ifade eder, etmez bilmem ama) benim taktir ve sevgimi kazandılar.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment