Wednesday, November 07, 2007

İspanya ve Türkiye’de zeytin kooperatifçiliği…


Ali Ekber YILDIRIM
e-mail:aey@dunya.com
TARIM DÜNYASINDAN/ Dünya Gazetesi


Marmarabirlik 2007 ürünü zeytin alım fiyatını açıkladı. Zeytin üreticileri açıklanan fiyata büyük tepki gösterdi.
Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği, yakında zeytinyağı alım fiyatını açıklayacak. Büyük olasılıkla benzer tepkilerle karşılaşacak.
Türkiye’de 17 Tarım Satış Kooperatif Birliği var. Birliklerin temel görevlerinden birisi ortaklarının ürettiği ürünün fiyatını açıklamak ve üreticiden ürünü almaktır. Pamuk, fındık, ayçiçeği, zeytin ve zeytinyağı, üzüm, incir gibi bir çok ürünün fiyatı bu birlikler tarafından belirleniyor.
Geçmişte bu ürünlerin fiyatı devlet tarafından açıklanırdı.Birlikler devlet adına ürün alırdı. Aldıkları ürünü stoklar,zamanı gelince sanayici veya ihracatçının kullanımına uygun fiyatla verirdi. Stok maliyeti, ürün fiyatının düşmesinden doğan zarar devlet tarafından karşılanırdı.
Devleti yöneten siyasetçi, birlikler adına fiyat açıklamakla kalmaz, bu birliklere yandaşlarını işe sokarak çalışan kadrosunu da şişirirlerdi. Nasıl olsa zararı devlet karşılıyordu. Bu nedenle defalarca birliklerin borçları( aslında devletin, siyasetçinin borcu) affedildi. Bu sistem üreticiye de devlete de büyük zarar verdi. Daha fazla yürümeyeceği anlaşılınca 2000 yılında Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Yasası çıkarıldı. Bu yasa sorunları çözmek bir yana daha da çıkılmaz hale soktu. Birliklere, “siz artık özerksiniz, fiyatınızı kendiniz açıklayacaksınız. Ürünü kendiniz alıp kendiniz satacaksınız.” denildi. Fakat , aynı yasa ile birliklere “mali destek yapılması” yasaklanarak elleri kolları bağlandı.
2000’den beri sistem şöyle işliyor. Birlikler, alacağı ürün için sabit veya avans fiyat açıklıyor. Bu fiyat üzerinden üreticiden ürünü alıyor. Genellikle ürün bedelini de peşin ödüyor.
Çiftçi, birliğin fiyatı açıklandıktan sonra piyasadaki fiyat hareketine göre karar veriyor. Serbest piyasada fiyat, birliğin açıkladığı fiyatın üzerine çıkarsa ürününü ortağı olduğu kooperatife değil tüccara satıyor. Piyasa fiyatı, birlik fiyatının altına düştüğünde üretici bu kez ürününü kooperatife veriyor.
Birlik, piyasaya göre daha yüksek fiyattan aldığı ürünü satamadığı zaman büyük zarara uğruyor. Devletten de hiçbir destek alamadığı için borçlanarak çiftçiye ürün parasını ödüyor. Aldığı borcu ödeyemediğinde iflas bayrağını çekmek zorunda kalıyor.
Geçmişte devletin yaptığını şimdi birlik yönetimleri yapıyor. Başka çareleri de yok.
“Paranız yoksa ürün almayın kardeşim!” demek çok kolay. Ancak, birlikler ürün almazsa piyasaya vahşi kapitalizmin egemen olacağı, bir çok üründe üretimin yapılamayacağının kimse farkında değil.
Yazıya zeytinle başladık. Dünyanın en çok zeytin üreten ülkesi İspanya’nın kooperatifçilik uygulaması ile sürdürelim.
Zeytincilik konusunda İspanya’da faaliyet gösteren çok sayıda kooperatif birliği var. Bu birliklerden birisi de Oleoestepa.
Oleoestepa Birliği, 4 bin ortaklı 16 kooperatiften oluşuyor. Yılda ortalama 175 bin ton zeytin alıyor. Zeytinin bir kısmını sofralık olarak satıyor geri kalanından yılda ortalama 25 bin ton yağ elde ediyor. Yağın yüzde 60’ını ihraç ediyor, geri kalanını iç piyasaya satıyor.
Sevilla’da faaliyet gösteren Oleoestepa Koperatifler Birliği’nin Başkanı Eduardo Perez Perez ve Genel Müdürü Alvaro Olavarria Govantes Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği’nin davetlisi olarak geçen hafta İzmir’ deydi.
Gezinin son günü Oleoestepa ve Tariş yöneticileri ile akşam yemeğinde buluştuk. Oleoestepa’nın Genel Müdürü Alvaro Olavarria Govantes’in verdiği bilgilere göre İspanya’daki uygulama satırbaşları ile şöyle:
İspanya’da zeytin üreticisi ürettiği zeytinin tamamını ortağı olduğu kooperatife teslim etmek zorunda.
Kooperatif, üreticiden aldığı zeytini sofralık olarak veya sıkarak yağ elde ettikten sonra piyasada satıyor. Kooperatif, maliyetlerini ve masrafını düştükten sonra üreticiye ürünü ne zaman ve hangi fiyattan satılırsa onun üzerinden 15’er günlük dönemler itibariyle ödeme yapıyor.
Üretici, ürünü satılmadıkça kooperatiften avans veya ürün bedelini alamıyor. Ancak, çok zorunlu durumlarda, teslim ettiği ürünün yaklaşık değeri hesaplanıyor ve bankadan bunun yüzde 75’i kadar kredi alması sağlanıyor. Alınan kredinin yıllık faizi yüzde 4 civarında. Bu faizi bile çok bulan Oleoestepa yöneticileri, Türkiye’de çiftçinin yüzde 30 faiz ile kredi kullandığına inanmadılar. Böyle bir faizle üretim yapılamayacağını, rekabet edilemeyeceğini söylediler. İnanamadıkları bir başka konu ise, Türkiye’de birliklerin piyasayı görmeden fiyat açıklaması. Onlara göre, piyasayı görmeden, üstelikte sabit fiyat açıklamanın hiçbir mantığı yok. Zarar etmeyi baştan kabul etmektir.
İspanya’daki sistemi Türkiye’de uygulamak mümkün mü?
Bu sistemin uygulanabilmesi için üreticinin yaşamını sürdürecek bir gelire, bir güvenceye sahip olması gerekiyor. İspanya ve diğer Avrupa Birliği üyesi ülkeler verdikleri ciddi desteklerle sisteme işlerlik kazandırıyor.
Oleoestepa yöneticilerinin verdiği bilgilere göre, yıllarca üreticiye zeytinyağında kilo başına 1.3 Avro destekleme primi ödendi. Avrupa Birliği’nin tarımsal destekleme reformu kapsamında yapılan değişiklikle şimdi kilo başına ödeme yerine alan bazında destekleme ödemesi yapılıyor. Buna göre, 2007-2013 yılları arasında İspanya’da zeytin üreticisine hektar başına üreticiye 550 Avro doğrudan destek ödenecek. İspanya’daki zeytin üreticisi 2013 yılına kadar bu desteği alacağını biliyor.
Türkiye’de ise , zeytine destek yok. Zeytinyağında ise kilo başına 11 kuruş destekleme primi ödeniyor. Destekleme primi de genellikle bir yıl gecikmeli olarak ödenebiliyor. Bu nedenle üretici ancak kooperatif sayesinde üretimi sürdürebiliyor. Fakat, Türkiye’deki sistemle uzun yıllar üretimin sürdürülemeyeceğini de herkesin bilmesi gerekiyor. Bu sistemle üretici ya da ortağı olduğu kooperatifin uzun süre ayakta kalması mümkün değil.
Çözüm, Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin’ in her fırsatta yinelediği gibi evrensel kooperatifçilik ilkelerinin Türkiye’de de uygulanması.

No comments: