Friday, November 09, 2007

Zeytinyağı ithalatına karşı çıkmak


Nedim Atilla
nedim.atilla@aksam.com.tr
Akşam Gazetesi
09 Kasım 2007, Cuma


Dünyanın en eski zeytinyağı üreticilerinin Anadolu’da yaşadıklarını arkeologlar kanıtlamış durumda... Antik çağda iki şehir devleti ‘Düşmanlığı bitirmek’ için hep aynı yönteme başvururdu: Elçiler birbirlerine ‘zeytin dalı uzatırlardı’. Atina Ulusal Müzesi’nde bulunan bir vazonun üzerindeki görüntüler de bu sözün kanıtı... Önceki gün Ayvalık’ta idim, zeytin hasadı başlamış, son yağmurlar da ‘pekiyi’ gelmiş zeytin ağaçlarımıza, çağla yeşili, orman yeşili yağlar sıkılıyor, tadına bakmak, kendiliğinden bir asidin altına düşen bu yağları görmek bile bu ülkeyi neden bu kadar çok sevdiğimizi anlatmaya yeter...

Üreticilerle konuştum... Bu yıl zeytinyağında ‘birkaç kişi’ tarafından tamamen kişisel çıkarlar için ortaya atılan ‘ithalat’ fikri üreticiyi kızdırmış durumda. Yerel medyada destek bulmaları imkânsız, İstanbul’dan gelen arkadaşları da ikna edemediler gördüğümüz kadarı ile ‘ithalat lobisi’... Aslında bu tartışma anlamsız. Ulusal Zeytin Zeytinyağı Konseyi üyeleri karşı, en önemli üretici kuruluşu olan TARİŞ karşı, Ayvalık Ticaret Odası karşı, Ayvalık Ziraat Odası karşı... Konuştuğumuz herkes diyor ki, ‘Türkiye’nin elindeki yağ hem iç piyasaya hem de ihracata yetecekken ‘kuraklık’ fırsatını kullanıp yağ ithal etmeye’ çalışıyorlar. Üretici de ayakta. Ege TV’de her gün yayımlanan bakanlık ve müsteşarlık fakslarına yağmur gibi faks yağmış...

Yazık etmeyin bu heyecana

Bu konuda Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin gibi düşünüyoruz: İthalat talebinin ‘’piyasada panik meydana getirmek fiyat üzerinde baskı oluşturmak amaçlı’’ olduğunu düşünüyoruz. Zeytinyağı stratejik bir ürün, son dönemde daha çok zeytin ağacı dikmek için herkes elele vermiş durumda... Üreticinin heyecanı toprağa da yansımış durumda, İzmir’den Kazdağları eteklerine kadar şöyle bir gidin bana hak verirsiniz. Uygun olan her yere zeytin fidanı dikiliyor. Gencecik ama çok sağlıklı görünen zeytin fidanları, üreticimizin, bölgemizin, ülkemizin umut kaynağı... Devlet çok önemli destek veriyor, üretici var gücüyle çalışıyor ama birkaç kişi çıkıp ithalat diye tutturuyor ve üreticinin moralini bozuyor, umutlarını kırıyor.

Şu bilgiyi de paylaşalım: Türkiye’de zeytinyağı rekoltesi, geleneksel olarak her kampanya döneminde İzmir Ticaret Borsası patronajında Borsa, İzmir Ticaret Odası, Zeytincilik Araştırma Enstitüsü, Ege İhracatçılar Birliği, Marmarabirlik ve TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği’nin katılımıyla bölgede yapılan alan çalışması sonucu belirlenir. Ancak geçen yıl belirlenen rekolte sonucuna Ege İhracatçılar Birliği itiraz ederek, bundan sonra ayrı çalışma yürüteceğini ifade etmişti. 2007-2008 Türkiye zeytinyağı rekolte tespit çalışmasına aynı organizasyonla devam edilirken, bu çalışma içinde Ege İhracatçı Birlikleri yer almadı. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, kendi toplam ürün tespitini ayrı yapacağını bildirmişti... İzmir Ticaret Borsası patronajında yapılan 2007-2008 zeytinyağı rekolte tespit çalışması sonucu Türkiye rekoltesi 72 bin ton olarak açıklandı. Bir önceki yıldan da 60 bin ton devir stoğu belirlendiği dikkate alındığında Türkiye zeytinyağı varlığının toplam 132 bin ton olarak gerçekleşecektir.

Zeytinyağı belleği sağlam tutar, unutkanlığı engeller

TARİŞ ithalatın üreticiye gözdağı vermek, iç piyasada fiyatları düşürmeye yönelik bir oyun olduğu görüşünü ısrarla dile getiriyor. Böylesine ürün varlığıyla ithalat talebini ülke çıkarlarıyla bağdaştırma imkânı yoktur. Biz de aynı kanıdayız. Üretimde dünya ikinciliğini hedefleyen ülkemiz zeytinyağı ithalatına izin verilmesi halinde bu hedeften uzaklaşacaktır. Ülkemizde gelişmekte olan bir sektöre ithalat yoluyla darbe vurulması kabul edilemez bulanlardanız. Zeytinyağı üretici fiyatları, içinde bulunduğumuz iş yılında bir önceki yıla göre yüzde 23 oranında düşmüş durumda. İthalat izni verilmesi iç piyasadaki üretici fiyatları ve ihracat fiyatlarının daha da düşmesine neden olacak. Bu da çiftçimizin gelir kaybına uğramasına ayrıca ülkemize sağlanacak döviz girdisinin azalmasına yol açacak. İthalattan üretici kadar kamu da zarar görecektir. Yeterli ölçüde prim desteği verilmeyen zeytinyağı üreticisinin durumu Dahilde İşleme Rejimi uygulandığında daha da kötüleşecektir.

Kimsenin zeytinyağı üreticisinin cebine göz dikmeye hakkı yoktur. Bir de anımsatma: 2000 yılında adları daha sonra borsa skandalına karışan bir takım ithalatçı-ihracatçının Dahilde İşleme Rejimi kararıyla İspanya’dan 600 ton kanserojen ihtiva eden prina yağı ithal ettiğini, bu haber aynı dönemde Milliyet gazetesinde manşet olduğunu anımsatalım... Ardından İspanya Büyükelçiliği Türkiye’den özür dileyen mesaj yayınlamıştı....

Zeytinyağı bize doğanın öyle bir armağanı ki çok şükür ki belleğimizi sağlam tutuyor, bunamayı önlüyor, bizi daha hoşgörülü yapıyor...

No comments: