Tuesday, November 06, 2007

Zeytinyağında Birileri Nedense İthalat İstiyor!


TÜRKEL MİNİBAŞ/ GÖZ UCUYLA
turkmini@superonline.com

Cumhuriyet
05 Kasım 2007


Eylül sonu itibarıyla ihracat yüzde 24.1 arttı. İthalattaki artış ise yüzde 18.6.
9 aylık dış ticaret açığındaki artış ise 2006'ya göre yüzde 10.4.

İhracattaki bu artış bizi bir süre idare eder. Ne de olsa ithalattaki artışın yüzde 73.4'ü ara malından kaynaklanmakta. Hatta, imalat sektörü ihracatındaki yüzde 94'lük artışın bunun göstergesi olduğunu söylemek bile mümkün.

Gelin görün ki, ihracatı artıran sadece imalat sektörü değil. Zeytinyağı, fındık gibi Türkiye'nin dünya pazarında ön sıralarda gittiği yüksek katma değerli ürünleri de ihracatın şövalyeleri.

Örneğin, 2006-2007'de zeytinyağı rekoltesi 165 bin ton civarında. Toplam arzın 60 bin tonu iç piyasada tüketilirken 40 bin tonu ihraç edilmiş.

Kuraklığa ve de "yok" yılı olmasına rağmen bu yıl hasat hiç de kötü değil. Balıkesir'den Muğla'ya kadar konuştuğum Egeli zeytin üreticilerinin hepsi aynı görüşte!..

Ne var ki, zeytinyağı ihracatçıları, zeytincilerle pek hemfikir değil. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın 21.9.2007 tarih ve 10199 sayıyla Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi'ne gönderdiği yazıya bakılırsa; "Kuraklık ve yok yılı olması nedeniyle zeytinyağı rekoltesinin 60-70 bin ton arasında olacağı, bu çerçevede ihraç pazarlarımızın varlığını devam ettirebilmesi için Ege Zeytin Zeytinyağı İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu'nca Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında zeytinyağı ithalatına izin verilmesi" talep edilmekte!..

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçılar Birliği'nin (EZZİB) 2007-2008 için yaptığı rekolte tahminine göre:

Tabloya göre: Türkiye'nin zeytinyağı arzı 2007-2008'de geçen yıldan devredilecek 65 bin ton civarında zeytinyağı stokuyla birlikte 135 bin tonun üzerinde.

Her ne kadar EZZİB "Türkiye'de zeytinyağı İspanya'dan yüzde 10, Suriye'den yüzde 20 daha pahalı" olduğu için ithalat talebinde bulunduğunu ileri sürse de... Bu basit hesap bile EZZİB'nin zeytinyağı ithal talebini ve talebin ardındaki dayanakları anlatmaya yeterli değil.

Gelin görün ki EZZİB yöneticileriyle cumartesi günü Aydın'daki hasat şenliğinde konuştuğumda Birlik üyeleri arasında fikir birliği olmadığını dile getirdiler. Dahilde İşleme Rejimi kapsamında, yani ithal edilenin işlendikten sonra ihraç edilmesi kaydıyla ithalatın Türkiye zeytinyağcılığına zarar getirmeyeceği görüşündeler.

Yine de birkaç önemli noktanın altını çizmekte yarar var:

° Hangi üründe olursa olsun rekolteyle ilgili öngörüler artık göz kararıyla değil, ölçülebilir verilerden hareket edilerek yapılmakta;

° Sadece tek ya da birkaç kuruluş, oda ve birliğin öngörüleri rekolte öngörüsünde bulunmak için yeterli olmamakta;

° Dolayısıyla pazarı kaybetmemek için ithalat serbestisi isterken hangi verilerden hareket edildiğini ve varsayımları da ortaya koymak gerekmekte!

Yoksa... Dış piyasanın tedarikçisi olmak da var!

Malum, uluslararası piyasada rekabetin yolu zeytinyağında katma değeri yükselten çalışmalara kaynak ayırmaktan geçmekte. Katma değeri artıracak yolların başında da:

1. Markalı ihracat yapanları desteklemek.

2. Coğrafi işaret tescilini yaygınlaştırmak.

3. Üretim maliyeti ile dünya fiyatlarını karşılaştırarak aradaki fark kadar üreticiyi desteklemek. Yani, destekleme primlerini artırmak var.

Örnekse çok uzakta değil. Ayvalık Ticaret Odası, TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği, Gemlik Ticaret Borsası'nın çalışmalarına bakmak yeterli. Ayvalık Ticaret Odası'nın, Ayvalık ve çevresi zeytinyağına, ayrı özellikte olduğunu belirlemek için aldığı coğrafi işaret, hem yağ kalitesinin artmasını hem de üreticinin kimlik kazanmasını sağladı.

Tabii ki daha kolay yollar da var:

1. Kaynak ayırmak yerine maliyet artışı bahanesiyle ülke içinde üretmektense ithalata geçmek!

2. Yabancı zeytinyağı firmalarıyla ortaklıklara giderek doğrudan ortağın ülkesinden ithalat yapmak!

3. Gasparini gibi, dünyada önde gelen tedarikçi firmaların tedarikçisi olmak!

Sonuncusu, bugünlerde en moda olanı!

Belleğim beni yanıltmıyorsa 2005-2006, 2006-2007 dönemleri içinde EZZİB "zeytin ithalatının serbest bırakılması" gündemiyle toplantılar düzenlemişti. Bir kısım zeytin tacirinin isteğiyle düzenlenen o toplantılara rağmen TARİŞ ve diğerlerinin tepkileri üzerine ithalat talebi reddedilmişti.

Zeytin ve zeytinyağında uluslararası rekabet, odalar kadar hükümetin önceliklerine de bağlı. Yani, AKP hükümetinin önceliği, firmaların kâr marjını kolay yoldan artırmak mı olacak? Yoksa, tüm dünyada stratejik mal özelliğindeki zeytin ve zeytinyağından yana mı olacak?

Yapısal reform adı altında tarıma doğrudan gelir desteği vererek üretici yerine toprak sahibini destekleyen anlayışın zeytinyağında da geçerlilik kazandığına bakılırsa önceliğin ibresi şimdiden belli.

Daha mı açık söyleyeyim... Ege zeytinliklerinin baraj inşaatlarına açılmasını görmezden gelen... Altın madencileri zeytinlikleri satın alıp sökerken bir kahve tabağı kadar alan için konuşmaya değmez diyen zihniyet, yarın zeytinyağı ithalatına izin verirse hiç şaşırmayalım.

No comments: