Wednesday, November 14, 2007

Yağmur,sel,arap kızı ve zeytin dörtlemesi


Murat KÜÇÜKÇAKIR

Yağmur yağıyor...seller akıyor...arap kızı ...camdan bakıyor..


Her yağmur yağışında çocukluğumdaki bu tekerleme geliyor aklıma. Çünkü yağmur yağmakta,seller akmakta ve de arap kızı camdan bakmaktadır. Neden arap kızını camdan baktırdıklarını hiç anlayamamışımdır. Zaten kafamdaki konu da arap kızıyla ilgili değil. Yağmurun yağması ve sellerin akması beni daha cok ilgilendiriyor.

Hepimiz kurak bir yaz gecirdik. Zeytinden vazgeçtik ağaçları yaşatmak derdine düştük. Sonunda yağmurumuza kavuştuk. Edremit Eylül ayın da 12.4 kg., Ekim ayın da 162 kg., kasım ayında (13 kasım itibari ile) 73.2 kg yağış aldı. Yani üç aylık 247 kg civarında bir yağmur... Ocak ayından itibaren aldığı yağmur ise toplamda 13 kasım itibari ile 495 kg. Uzun yıllar ortalamasının 700 kg olduğunu düşünürsek 200 kg civarında bir açığımız var. Bu açıdan bakıldığında son yağışlarla birlikte yağış dağılımında aylar itibari ile bir adaletsizlik olmakla birlikte total yağışta bir eksiğimiz olmayacağı görüşündeyim.

Bu bilgilerden sonra dönelim asıl konumuza, Yani arap kızının camdan bakmasına veya sadece bakan arap kızı mı? Bizler de bakıyor muyuz ? En az sulama kadar önemli olan suyun toprakta depolanmasıdır. Yağmur yağarken arazimizde seller akıyor ve biz de arap kızıyla birlikte bakıyorsak bir yerlerde sorunumuz var demektir.Peki suyu toprağımızda depolamak amacıyla neler yapmalıyız?

1- Öncelikle tarlamızı otoban yol durumundan cıkartılarak eğimin tersine inişli cıkışlı ondolin yapıya çevirmeliyiz. Bu iş için yaylı tırmıklardan tutun da gazayaklarına ve Anadolu sabanına kadar çeşitli aletler kullanabiliriz. Sectiğimiz aletin toprağı yararak işleyen alet olmasına dikkat ediyoruz. (Yeni kampanyamız PULLUĞA ÖLÜM) Böylelikle suyun tarlamızda oyalanmasını sel olmadan daha derinlere inmesini sağlayabiliriz.
2- Suyu oyaladık ve de toprağımız tarafından emilmesini sağladık.Ama unutmayalım toprağımızın su tutma kapasitesi diye bir hadise var. Toprağımızın yapısına göre kumludan killiye kadar değişken yapıda ve de toprak derinliğine göre farklı miktarlarda suyu depolayabiliriz. Birşeyler yapıp daha fazla suyu toprağımızda tutmanın yollarını aramalıyız. İmdadımıza 2 yöntem yetişiyor.
a- Dipkazan (supsoiler) ile sıra aralarını 70-80 cm derinliğinden patlatılarak suyun daha derinlere inmesini sağlamak ve de dipkazanın arkasından gelen top vasıtasıyla yer altına borular döşemek; Sadece bu işlemi yaptığımızda bile komşu tarlada seller akarken sizin tarlanızda suyun nasıl emildiğini farkedeceksiniz. Burada dikkat edilmesi gereken konu ağaçlara yaklaşıp köklerin kesilmemesidir. Böylelikle uzun yıllar özellikle pulluk işleyen yerlerde oluşan pulluk tabanı da kırılarak köklerin de daha rahat gelişmesi sağlanacaktır.
b- Toprağın su tutma kapasitesini artırmak;Bu işin en güzel yolu organik madde miktarını artırmaktır. Unutmayalım ki % 2 nin altında bir organik maddemiz varsa zaten gübreler acısından da bir sorunumuz var demektir.Bunun yolu da bu mevsimde bakla ve fiğ gibi baklagiller ekerek çiçeklenme mevsiminde toprağı karıştırarak yeşil gübreleme ve de çiftlik gübresi kullanmaktır. Çiftlik gübresinin aynı zamanda bir cok tehlikeler içerdiğini ve usulüne uygun fermantasyon yapılması gerektiği unutulmamamlıdır. (Bu başka bir yazının konusu olsun,bugünkü konumuz arapkızı) Diğer alternatifimiz ise yöremizde uygun fiyatlı bulabileceğimiz perlit,zeolit veya çocuk bezlerinde kullanılan su tutma kapasitesi yüksek kimyasal polimerler kullanmak. Perlit su tutma kapasitesi yüksek bir malzeme iken zeolit su tutma kapasitesinin yanında gübrerelerin dengeli salınımları konusunda faydaları vardır.

Sonuç olarak bu yazıyı okuyup da ben toprağıma daha fazla nasıl fazla su depolarım diye düşünmeyen arapkızı olsun ve de camdan bakmaya devam etsin.

No comments: